Gestalt kuramına göre; bütün, parçaların toplamından farklı bir anlam ifade eder ve birey, bütünü parçalarına ayrıştırarak değil, bütünlük içinde algılar. Gestaltçılar, organizmanın, dışarıdan gelen duyumlara kendisinden bir şeyler katarak, yaşantıyı yeniden örgütlediğini savunurlar. Wertheimer belli uyarıcıların nasıl gruplanacağını, nasıl yapılandırılacağını ya da yorumlanacağını belirleyen uyarıcı değişkenleri tanımlamıştır. Bir objenin değişik koşullar altında aynı biçimde algılanmasına algısal değişmezlik adı verilir. Uzaktaki bir ağacı küçük, yakındakini büyük görmemiz gerekirken, ağaç deyince her daim aynı şekilde algılanır.
ALGISAL ÖRGÜTLEME İLKELERİ
1. Şekil – Zemin İlişkisi
Nöronal algı şebekelerine göre, normal şartlar altında, bireyin dikkati şekil üstünde odaklanır; zemin ise şeklin gerisinde, algı alanına girmez. Ancak bazı durumlarda, şekil ve zeminin birbirleriyle yer değiştirdiği, hangisinin şekil, hangisinin zemin olduğuna karar verilemediği durumlar ortaya çıkabilir.
2. Yakınlık İlkesi
Organizma, bir alandaki öğeleri, nesneleri birbirlerine olan yakınlıklarına göre gruplandırarak, algılama eğilimindedir. İşitsel uyarıcıların gruplanarak algılanması ise, zamansal olarak birbirlerine olan yakınlıklarına göre gerçekleşir.
3. Benzerlik İlkesi
Şekil, renk, doku, cinsiyet vb. pek çok özellik bakımından birbirine benzer maddeler birlikte gruplanarak algılanma eğilimindedir. Benzerlik faktörü görsel uyarıcıların algılanmasında olduğu kadar, işitsel uyarıcıların algılanmasında da önem taşır.
4. Tamamlama İlkesi
Organizma, tamamlanmamış etkinlikleri, şekilleri, sesleri tamamlayarak algılama eğilimindedir. Organizma, bütünlük oluşturan simetrik şekillere, özetle sağlam bir Gestalt’a ulaşmayı hedefler.
5. Basitlik İlkesi
Organizma, basit ve düzenli bir şekilde organize edilmiş şekilleri algılama eğilimine sahiptir.
İZ KURAMI
Koffka’ya göre, yaşantılar bellek sürecini harekete geçirir. Çevresel yaşantının, beyinde meydana getirdiği etkinlik bellek süreci olarak tanımlanır. Bu etkinlik bittiğinde bir iz kalır ve bu iz bellek izi olarak adlandırılır. Bu iz, gelecekteki benzer süreçleri etkiler ve bu süreçler sonucunda kazanılan yeni yaşantılarla kendisi de değişikliğe uğrar.
İÇGÖRÜSEL ÖĞRENME VE PROBLEM ÇÖZME (Köhler)
İçgörüsel öğrenmenin temel özellikleri aşağıdaki gibi sıralanabilir.
1. Ön çözümden çözüme geçiş, ani ve kesin bir şekilde gerçekleşir.
2. İçgörü yoluyla edinilen çözüme dayalı performans, genellikle net ve hatasızdır.
3. İçgörü yoluyla kazanılan problem çözümü, uzun süre hatırlanır.
4. İçgörü yoluyla kazanılan bir ilke, diğer problemlerin çözümüne kolaylıkla uygulanabilir.
5. Zeki olanlar içgörüsel çözüme daha kısa sürede ulaşırlar.
ÜRETİCİ DÜŞÜNME
Wertheimer iki çeşit problem çözümünden bahseder. Bunlardan A türü çözümler, Gestalt ilkelere dayalıdır ve içgörüseldir. Problemin temel yapısını anlamayı gerektirir, çözüm bir başkası tarafından değil, birey tarafından bulunur, kolaylıkla genellenebilir ve uzun süre hatırlanabilir.
B türü çözümler ise, anlamadan ezberlemeye yöneliktir. Böyle bir öğrenme çeşidi ise, esnekliğe sahip değildir ve kolayca unutulur, sadece sınırlı durumlarda uygulanır.
Filed under: Öğrenme Psikolojisi | Tagged: A türü çözümler, ALGISAL ÖRGÜTLEME İLKELERİ, algısal değişmezlik, ÜRETİCİ DÜŞÜNME, B türü çözümler, Basitlik İlkesi, bellek izi, bellek süreci, Benzerlik İlkesi, Gestalt kuramı (Wertheimer, Köhler, Koffka), Tamamlama İlkesi, Wertheimer, Yakınlık İlkesi, Şekil - Zemin İlişkisi, İÇGÖRÜSEL ÖĞRENME VE PROBLEM ÇÖZME (Köhler), İZ KURAMI | 1 Comment »